ibret alınacak bir hikaye daha...

Üniversite son sınıfta aşık oluyorsunuz ve 2-3 ay içinde evleniyorsunuz. Evlendiğiniz kişi de sakin, saygın, karizmatik görünüşlü biri. Evlendikten sonra kişilik olarak birbirinize pek uygun olmadığınızı anlayıp, anlaşamasanız bile evliliğinizi yürütmeye çalışıyorsunuz.…yaklaşık 2,5 yıl böyle geçiyor ve eşiniz bir gün size boşanmak istediğini söylüyor.
Şaşırıp kalıyorsunuz. Neden diye soruyorsunuz hakkınız olarak? Ama hiç açıklama yapılmıyor (Bu erkekler neden açık değil? Neden konuşmazlar,sır gibiler). Havadan sudan bir iki şey söyleniyor. Başka biri mi var, aşık olduysan anlarım, söyle diyorsunuz ama kabul etmiyor öyle bir şeyi. Sizde çok iyi anlaşamadığınızdan, basit nedenlerden diye düşünüyorsunuz. Ve biraz zaman isteyip, ne yapacağınıza karar vermek istiyorsunuz. Bir bayan için boşanmak o kadar kolay değil tabii. Açıklama yapmanız gereken bir aileniz var. Elle tutulur bir neden de yoksa ortada.
Bundan sonra 3-4 ay geçiyor bu zaman zarfında adam eve geç geliyor, içkili geliyor, ilişki iyice kopuyor. Sizde şüphelenmeye başlıyorsunuz. Başka biri var kesin diyorsunuz. Hatta son zamanlarda evde ıslak bir havlu gibi şüphe uyandıracak şeyler buluyorsunuz. Soruyorsunuz adam bilmiyorum, yok falan diyor.
İşyeriniz evinize 300 metre uzakta. Bir gün (olacağı var ya) giydiğiniz ayakkabı kopuyor ve eve değiştirmeye gidiyorsunuz. Kapıyı açmaya çalışıyorsunuz üstünde anahtar olduğundan açamıyorsunuz. Evde eşinizin olduğunu biliyorsunuz. Zile epey basıyorsunuz sonunda eşiniz açmak zorunda kalıyor. Hemen kapıdan ayakkabınızı çıkarıp gidecekken su içmek istiyorsunuz sonra da tişörtümü değiştireyim gelmişken diyorsunuz ve yatak odasında yatağınızda bir bayan görüyorsunuz. Ne yapardınız?
Hiçbirşey yapmayıp sakince çıkıp gidiyorsunuz. Bu kadar pişkinlik olur değilmi?
Esas olay bundan sonra başlıyor her şey. Adam hem suçlu hem güçlü denilen tiplerden. Bayan boşanmaya karar veriyor tabii. Ama en azından birlikte aldıkları evi vs. mal paylaşımı yapılsın diye düşünüyor. İşte bu aşamada adam başlıyor çirkefliklere.
Yapmadım öyle bir şey yok diyormuş herkese. Gözünüzle görmeseniz kesinlikle kimse inanmaz size. Bayanın babasını arayıp zaten kızın evlendiğinde kız değildi demiş. Bir babayı vurabileceğin en hassas nokta. kızın beni aldattı demiş vs. bir sürü olay yaratıyor.
Mahkeme sürecinde de eğer delilin yoksa olay ispatlanmamış sayılıyor. Yani gözünle gördüğün şeyi anlatıyorsun ama geçerli değil. Avukat keşke resmini çekseydin diyor. Ne garip kimin aklına gelir resim çekmek. insan şoka girer. Kalbi sıkışır, ayağının bağları çözülür bayılacak gibi olur. Kaldı ki resim düşünesin.
Adamın pislikleri böyle devam ediyor. Evlenmeden önce tanıştıklarında birlikte girip aldıkları evi evlenmeden önce aldığı için adamın hakkı görünüyor. Üstelik taksitlerini beraber ödedikleri, bayan altınlarını, hatta babasından alınan borç parayı da sayarsak evde bayanın hakkı çok daha fazla. Avukat altınlarına karşı senet yapman lazımdı demiş…
Ayrıca bu adam evliyken bayanın haberi olmadan onun işyerinden borç para bile almış. Bayan işten çıkarken bu borcu istiyorlar ve ödemek zorunda kalıyor. Ne kadar onur kırıcı şeyler. Eşiniz sizin işyerinizden sizin adınıza borç para alıyor ve haberiniz yok.
Ve daha neler neler. Bu tarz olaylarda detaylar çok fazla ve sinir bozucu oluyor.
Neyse bütün bu yaptıklarının yanında birde bu bütün mal mülk hepsinin üstüne adam yatmış. Bayanda mahkeme sürecinde bu olaylar yaşanırken hasta olmuş artık. Ve sürekli ertelenen uzayıp giden mahkemelerden bunaldığı için davadan vazgeçtiğini her şeyin adama kalmasına yönelik avukata yazı vermiş ve bitirmiş…
bitmiş ama bayanda bitmiş…son sözü inşallah seninde bir gün kızın olur ve biri arayıp sana senin benim babama söylediğin şeylerii söyler olmuş.
Peki gelelim ilişkisinin boyutuna. Adamın ilişki yaşadığı bayanda evli ve bir çocuk sahibiymiş. Ve dahası 6 aydır bayan sürekli adamın evine geliyormuş. Öğlen araları, bayan evde yokken… Apartmanda kapıcıyı ayarlamış adam. Bunları da evden taşınırken komşusunun birinden öğreniyor. Yani komşuları bile biliyormuş…ama şahitlik yapmaya da kimse yanaşmamış…
Hiç kimsenin beklemediği, yakıştıramadığı, inanamadığı biri. Böyle yapmaz mümkün değil diyorsanız lütfen dikkatli olun. Gerçekten bende bu olaylarda hep buna şaşıyorum. Hiç beklenmeyen, dışarıdan çok kaliteli gibi görünen adamlar çok farklı çıkıyor…
böyle insanlar başını nasıl yastığa koyuyor nasıl vicdan azabı çekmeden uyuyabiliyor anlayamıyorum…
Benim bu anlatılanlardan çıkardığım önemli üç şey var:
Ailenin her koşulda desteği, yanında olması çok önemli…ve sana inanması…
Ve herhangi bir mal edindiğinizde ortak olmamız gerektiği. Güvenip karşı tarafa bırakmamız gerektiği…hele de bu malda sizinde emeğiniz varsa.
Bir de her şey ispat etme üzerine kurulu olduğu için yaşadığınız olaylarda serinkanlı olup, delil toplamamız gerektiği…
Bu olaylarda kadınların kendini suçlu gibi hissettiğini de gördüm. Daha doğrusu utanıyor. Eşinin yaptığı şeyden…kimseler duymasın, rezil oluruz düşüncesi hakim. Ne garip değilmi? Böyle yetiştirilmişiz, aile kutsal herkes sonsuza kadar birbirini korumalı dışarıya karşı. Her ne olursa olsun…mu?????????
Zamanla insan her şeye alışıyor.... ama unutamıyor….

Hiç yorum yok