kızım nil...

Kızım kelimesi çok farklı geliyordu kulağıma. Hatta ilk zamanlar alışamadık çınar ya da oğlum diyorduk bolca. Ama şimdi bayılıyorum. Oğlumu da çok seviyorum tabii ikisininde yeri çok ayrı. 
Pamukşekerim benim. Hem pamuk hem de şeker gibi. Nasıl bu kadar güzel ve tatlı oluyorlar? Papatyam, cimcimem, şirinem, meleğim, bal kızım,.. nile aklıma gelen en şirin ve güzel kelimeleri söylüyorum. Yetmiyor ki içimden gelen sevgiyi anlatmaya. Öpmeye, koklamaya doyamıyorum.
Sezen’den
“Seni pamuklara sarmalar sararım ne bedel isterim ne hesap sorarım” diye giden eski güzel bir şarkısı var bayılırım onu söylüyorum.
Ve Kenan doğulu’dan. “Sen benim en kıymetlimsin…en değerli hazinem vazgeçilmezimsin”şarkısını….
Şimdilerde yürüme merakı içindeyiz. Parmaklarınıza yapışıyor kalkıyor hemen yürüt beni diye. Sonra yamuk bacakları, koca bezli poposuyla poposunu bir o yana bir bu yana sallaya sallaya yürümeye çalışıyor. Öyle komik ve şirin ki. Böyle ufacık minnacık boyuyla, her şeye meraklı bakışlarıyla bir şeyler yapma çabası içinde ya. Öldürüyor beni. Bir de basenleri var. Bayılıyoruz annemle. Çınar da böyle bir şey yoktu. Kız çocuğunun farklılığımı yoksa benim niloşum mu basenli olacak bilemedim.
Halen şaşırıyorum. Doğduklarında buruşuk, çirkinmi çirkin olan bu ördek yavruları nasıl da bu kadar güzelleşiyorlar. Kırış kırış ciltleri nasıl pürüzsüz, yumuşacak oluveriyor? O yamuk bacaklar nasıl sütun bacağa dönüşüveriyor? Çınar da öyle olmuştu. Hele o elleri ayakları yok mu?böyle fosur fosur öpmeye doyamıyorsun. Boğum boğum her yerleri. Kokuları ayrı güzel… Ayaklarını nasıl da yiyor?
nasıl anlatsam bilmem ki tarifi yok ki yapalım. Onlara özel miniklere özel her şeyleri.
Herkese böyle tatlı şeyleri yaşamaları dileğiyle…

Hiç yorum yok