BATI KARADENİZ
Aklımda hep deniz kenarında bir yazlık mı alsak iyimi olur, kalabalık ailecek gideriz diye geçiriyordum. Fakat bu tatilden sonra vazgeçtim. Yazlık da iş pek bitmiyor ne de olsa ev gibi. Yemek, temizlik işleri…….Öyle olunca da ne oturup bir sohbet edebiliyorsunuz ne de dinlenebiliyorsunuz.
Batı karadeniz tatilimiz en çok Çınara’a yaradı. Bartın-MUGADA’da kaldık. Ama etraftaki Amasra, İnkumu, Güzelcehisar, Bartın gibi yerleri de gezdik. Gerçekten doğa harikası yerler. Mugada’da deniz sıcak, tertemiz kum ve tuzsuzdu. Yani gözlerimiz Akdeniz’deki gibi yanmadı ve Karadenizi’in suyu soğuk olur, havası da yağmurlu olur söylentileri doğru çıkmadı. Tam tersi hava süperdi ne Akdeniz gibi çok sıcaktı ne de soğuk…birgün yağmur yağmadı, rüzgar bile yoktu. yani her şey idealdi. Alanya’lı(eşim) olarak ve sürekli oraya giden biri olarak kıyaslama yaptığımda deniz ve doğasına bayıldım. Trabzonlu olarak da Doğu Karadeniz gibi yağışlı ve arazisi çok dik engebeli değildi.
Fakat gel gelelim turizm kültürüne…eksik olan ve önemli şeylerden biri temizlikti. Bakımsız, her yer çöp doluydu. Gerçekten şaşırdık insanımızın bu kadar pis olabileceğini düşünemezdim. Bu alanlar yabancıların olsa nasıl bakılır, turizme açılır ve süper yerler olurdu. Devlet neden bu bölgelerde güneydeki gibi turizm politikaları izlemiyor anlamış değilim. Her şeyin fazlası var. İklimsel desek burada eko-turizm geliştirilebilir. Doğayla iç içe ekolojik ürünlerin sunulduğu çiftlikler, oteller yapılabilir. Üstelik yazın 2-3 ay güneydeki gibi deniz imkanı da var. Kirlilikle ilgili dönünce gerekli bütün yerlere mail attım. duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. O kadar Avrupa Birliği’nden çevreyle ilgili bir sürü projelere destek oluyorlar. Çok duyarlılar bu konularda. Mugada koruma bölgesi sit ilan edilmiş. Korumak bizim memleketimizde el sürmemek,uzak durmak,anlamına mı geliyor anlayamadım. Bazı tarihi evler var ya yanından geçerken korkuyorsun başına yıkılacak diye. doğal haline bırakmak ne kadar doğru bakarsan bağ bakmazsan dağ olur gibi gerekli önlemleri almazsanız, bakmazsanız pislenir, eskir, zamanla yokolur. Neyse tatilde bizi en çok rahatsız eden üzen şey bu oldu o yüzden epey dertlendim sizlere. (Ayrı bir yazımda yapmak istediğim projeler, Avrupa Birliği destekleri konularını yazacağım.)
Yaşadığım ikinci olumsuzluk sivrisineklerdi. Ankara’da böyle bir şey olmadığı için çok zorumuza gitti. Tabii o kadar çöpün pisliğin içinde normal değil mi?en kötüsü Çınar’ çok sevip mahvetmeleri Açıkta kalan tek yeri uyurken yüzüydü ve yüzünün her yerini ısırdılar onunda bünyesi alerjik yüzü koca koca kıpkırmızı oldu. Sinek ilaçları bile fayda etmedi.
Gelelim Çınarın tatiline. Her şeye rağmen sabah ve öğleden sonra denize gittik çok güzeldi. Denize bayıldı terastan deniz görünüyor sürekli orayı gösterip gitmek istiyordu. Yüzmeye başladı oğlum. Kolluklarla, simitle denizden çıkmadı. Kendini atıyor denize sırt üstü bile yatıyor. Büyük adamlar gibi kumda güneşleniyor. Su gerçekten çocuklar için iyi bir terapi. Kumla oynamak, suya girmek. Sizi hiç bunaltmıyor, kendi aleminde ve gayet mutlu oluyor, yoruluyor eve dönünce hemen uyuyuveriyor. Çınar bey hamak da yatarak açık ve temiz havada güzel bol bol uyudu.
Oğlum yüzüyor, futbol oynuyor, buz hokeyi yapıyor….aman allahım şaka gibi.
Son günlerde 2 tane azı dişinin çıkardığından pek keyfi yoktu. Halada huysuzuz.
Bu tatilde güzel bir anı oldu. Zaman nasıl da geçiyor. Nedense tatillerde hep kısa geliyor….
Aklımda hep deniz kenarında bir yazlık mı alsak iyimi olur, kalabalık ailecek gideriz diye geçiriyordum. Fakat bu tatilden sonra vazgeçtim. Yazlık da iş pek bitmiyor ne de olsa ev gibi. Yemek, temizlik işleri…….Öyle olunca da ne oturup bir sohbet edebiliyorsunuz ne de dinlenebiliyorsunuz.
Batı karadeniz tatilimiz en çok Çınara’a yaradı. Bartın-MUGADA’da kaldık. Ama etraftaki Amasra, İnkumu, Güzelcehisar, Bartın gibi yerleri de gezdik. Gerçekten doğa harikası yerler. Mugada’da deniz sıcak, tertemiz kum ve tuzsuzdu. Yani gözlerimiz Akdeniz’deki gibi yanmadı ve Karadenizi’in suyu soğuk olur, havası da yağmurlu olur söylentileri doğru çıkmadı. Tam tersi hava süperdi ne Akdeniz gibi çok sıcaktı ne de soğuk…birgün yağmur yağmadı, rüzgar bile yoktu. yani her şey idealdi. Alanya’lı(eşim) olarak ve sürekli oraya giden biri olarak kıyaslama yaptığımda deniz ve doğasına bayıldım. Trabzonlu olarak da Doğu Karadeniz gibi yağışlı ve arazisi çok dik engebeli değildi.
Fakat gel gelelim turizm kültürüne…eksik olan ve önemli şeylerden biri temizlikti. Bakımsız, her yer çöp doluydu. Gerçekten şaşırdık insanımızın bu kadar pis olabileceğini düşünemezdim. Bu alanlar yabancıların olsa nasıl bakılır, turizme açılır ve süper yerler olurdu. Devlet neden bu bölgelerde güneydeki gibi turizm politikaları izlemiyor anlamış değilim. Her şeyin fazlası var. İklimsel desek burada eko-turizm geliştirilebilir. Doğayla iç içe ekolojik ürünlerin sunulduğu çiftlikler, oteller yapılabilir. Üstelik yazın 2-3 ay güneydeki gibi deniz imkanı da var. Kirlilikle ilgili dönünce gerekli bütün yerlere mail attım. duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. O kadar Avrupa Birliği’nden çevreyle ilgili bir sürü projelere destek oluyorlar. Çok duyarlılar bu konularda. Mugada koruma bölgesi sit ilan edilmiş. Korumak bizim memleketimizde el sürmemek,uzak durmak,anlamına mı geliyor anlayamadım. Bazı tarihi evler var ya yanından geçerken korkuyorsun başına yıkılacak diye. doğal haline bırakmak ne kadar doğru bakarsan bağ bakmazsan dağ olur gibi gerekli önlemleri almazsanız, bakmazsanız pislenir, eskir, zamanla yokolur. Neyse tatilde bizi en çok rahatsız eden üzen şey bu oldu o yüzden epey dertlendim sizlere. (Ayrı bir yazımda yapmak istediğim projeler, Avrupa Birliği destekleri konularını yazacağım.)
Yaşadığım ikinci olumsuzluk sivrisineklerdi. Ankara’da böyle bir şey olmadığı için çok zorumuza gitti. Tabii o kadar çöpün pisliğin içinde normal değil mi?en kötüsü Çınar’ çok sevip mahvetmeleri Açıkta kalan tek yeri uyurken yüzüydü ve yüzünün her yerini ısırdılar onunda bünyesi alerjik yüzü koca koca kıpkırmızı oldu. Sinek ilaçları bile fayda etmedi.
Gelelim Çınarın tatiline. Her şeye rağmen sabah ve öğleden sonra denize gittik çok güzeldi. Denize bayıldı terastan deniz görünüyor sürekli orayı gösterip gitmek istiyordu. Yüzmeye başladı oğlum. Kolluklarla, simitle denizden çıkmadı. Kendini atıyor denize sırt üstü bile yatıyor. Büyük adamlar gibi kumda güneşleniyor. Su gerçekten çocuklar için iyi bir terapi. Kumla oynamak, suya girmek. Sizi hiç bunaltmıyor, kendi aleminde ve gayet mutlu oluyor, yoruluyor eve dönünce hemen uyuyuveriyor. Çınar bey hamak da yatarak açık ve temiz havada güzel bol bol uyudu.
Oğlum yüzüyor, futbol oynuyor, buz hokeyi yapıyor….aman allahım şaka gibi.
Son günlerde 2 tane azı dişinin çıkardığından pek keyfi yoktu. Halada huysuzuz.
Bu tatilde güzel bir anı oldu. Zaman nasıl da geçiyor. Nedense tatillerde hep kısa geliyor….
Hiç yorum yok