Kırkından sonra sağlık...

40 yaşıma girdiğim gün sanki anlaşmışçasına her yerimde birşeyler çıkmaya başladı. Tabii küçük hastalıklar denebilecek şeyler. Ama bence etkisi büyük, yaşam kalitenizi azaltan detaylar. Mesela B12 vitamininiz veya D vitamininiz eksikse o kadar sıkıntı çıkarabiliyor ki inanamıyorsunuz. Hatta kansere bile vitamin eksikliklerinin neden olduğu söyleniyor. Zamanla vücudumuzda toksinler biriktikçe hastalıklarımız artıyor.  

Acaba önce en çok beş duyumuz mu etkileniyor? Neyseki onlar bu zamanda önemli sayılmıyor. Basit çaresi olan rahatsızlıklar diyebiliriz. Göz, kulak, cilt...Burun kaldı bir tek😊 Henüz kokumda bir kayıp yok. Tat duyumda iyi de dişlerim kırılmaya başladı. Gözler zaten 40 yaşından sonra yakını görmemeye başlar derler benim uzak gitti. Bir de üstüne astigmat çıktı. Doğum lekeleri, gözaltı torbaları, kırışıklıklar, selülitler...Offf yazınca ne çok şey olduğunu gördüm😐 Tabii bunlar görünenler. Birde görünmeyen içimizdeki organlarımızın durumu, vücudumuzun asidik olup olmaması. 


Zaten ilk ameliyatımı 40 yaşında oldum ve safra kesemi aldırdım. Taş vardı ve ağrım çoktu. Ama acele ettiğimi düşünüyorum. Biraz çabalayıp, kendime iyi baksaydım belki şikayetlerim azalırdı. Doktorlar çok yanlış yönlendirebiliyor bazen. Hemen kolaya kaçıp ameliyat diyorlar. Oysa ki şimdi alternatif tıp tedavi yöntemleri çok var. Doğal yollarla tedavi etmeyi denemek ve son çare ameliyat olmak doğru olurdu diye düşünüyorum.   

Ve ağrılar…Bel, boyun, diz, kol…Dizimde menisküs çıktı. Tenisçi dirseği hastalığı çıktı. Fizik tedavi oldum neyse ki  o geçti. Boynumda düzleşme ve fıtık çıktı. Ondan da fizik tedavi oldum ama yılladır şikayetlerim devam ediyor. Masa başı çalışanlarda, çok bilgisayar ve telefon kullananlarda sırt, boyun, bel, kol ağrıları çok oluyor.  Esas sıkıntı şu ki boyun baş ağrısına neden oluyor. Ve baş ağrısı da kötü.


Şimdilerde karaciğer yağlanması ve kolestrol baş gösterdi. Hele karantinada birkaç kilo aldıysanız hiç şansınız yok. Bütün değerleriniz yükseliyor. Damar tıkanıklığı başlıyor. Şu an değil belki ama gelecek endişelendiriyor ve beden önlem almak gerektiğini söylüyor.

Bütün olay az yemek, sağlıklı beslenme ve spor. Birini bile aksatmak yok. Haftada 3 gün 45 dakika yürüyüş şart dedi doktor.

Takviyeler şart oldu artık. Yediklerimizden gerekli vitaminleri alamıyoruz. Kolajen, glutatyon gibi antioksidanlar almak gerekiyor. Vitamin ve mineraller. Özellikle magnezyum, B12, C, D vitaminleri,  Omega3, Qenzim10... Gerçi yaş ilerledikçe vücudumuzda birçok mekanizma yavaşlıyor ve azalıyor. Çinko, potasyum, kalsiyum vitaminleri, serotonin,  biotin ve melatonin hormonları gibi. Mesela biotin azalınca saç dökülmesi, tırnak kırılması gibi sorunlar, serotonin hormonu azalırsa mutluluğunuzun azalıp depresif bir ruh haline girmeler. Bunlar en çok duyduğum ve karşılaştıklarım tabii. Yoksa kimbilir daha neler neler var. Hayat her geçen gün aleyhimize işliyor ve bizi zorlamaya başlıyor.  


Vücudumuz ve beynimiz o kadar mukemmel çalışıyor ki inanılmaz. Herşey tıkır tıkır ayarlanmış. Bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik, olgunluk, yaşlılık derken vücudumuz kendini zaten imha ediyor gibi. En önemlisi sağlıkla bu döngüyü tamamlayabilmek. Felç, demans, alzhemier gibi hastalıklara yakalanmadan, kimseye dert olmadan tamamlanmak.  

Şimdilerde detokslar, sabahları aç karnına limonlu su, metabolizma hızlandırıcılar, prebiyotikler, yeşil çay gibi sağlıklı beslenmeye yönelik ufak tefek şeyler yapıyorum. Şeker ve un yok tabii...

Şimdi sırada 50 var. Böyle 10 yıllık dönemlerde karşımıza çıkanlar ve sonrası...Bizim devre sıraya girdi. Bakıyorum bizim gençliğimizin sanatçıları teker teker gidiyor. Yeni gençler geliyor. Gerçi yaşam uzadı. Artık 50-60 yaş eskisi gibi yaşlı değil. Hele kendine iyi bakmışsa yaş tahminlerinde bile bulunamıyorum. Sanırım bilinçli ve gayretli olmak çok önemli. Çünkü yaş değilde sağlıklı yaş almak önemli. Emek harcamak, kendine iyi bakmak. Bu konuda biraz rahat ve tembel biri olarak daha dikkatli olmaya karar verdim. Sizde mutlaka kendinize iyi bakın. Tabii bir de herşeyde olduğu gibi gençliğin sırrı sanırım psikolojide yatıyor.  "Herşey kendini sevmekle başlıyor" Louis Say ın dediği gibi...


Geç anne olmanında dezavantajları bunlar. Daha çocuklar küçük. Okul hayatları, evlilik hayatları vs. var. İnsan torun bile görmek istiyor. Herşeyin bir bedeli olduğu gibi sağlıklı kalmanında var. 

 Herkese güzel sağlıklı yaş almalar... 

Hiç yorum yok