Amerika'dan2

Sizlere birazda hayatın içinden yazmak istedim. Özellikle yaşam şartlarından...O kadar çok fotoğraf çekmişim ki hangisini koyacağımı şaşırdım. Sizinde göreceğiniz gibi hepsi birbirinden güzel manzaralar...

Konutlar ve sosyal donatılar
Amerika özellikle İndianapolis çevresi plancı gözüyle bakıldığında mükemmel bir şehir diyebilirim. Bizim için şehirdeki en önemli şeylerden biri kimliğinin olması bir uyumun bulunmasıdır. İlla çok düz, aynı standartta olmak değil bu ama bir bütünlük içermesi. Şehir meydanlarının olması. Sanat sokaklarının, yürüyüş koşu bisiklet yollarının olması, adım başı gölet ve parkların olması, yani bol yeşil alanın olması önemli benim için. Binalar aynı karakterde  renk ve doku da benzer. Yani görüntüyü bozacak göze batan kötü bir şey yok. Her şey planlanmış ona göre yapılmış zaten. Önce altyapı sonra üst yapı.




Chigago ve indianapolise ilk geldiğinizde en çok ilginizi çeken şey arazinin düm düz oluşu. Hele de Ankaranın dikmeninden geldiysenizJSonra da yolların dümdüz oluşu ve bir karış toprak ya da beton görmüyor olmanız. Yol kenarları, devesal alanlar bile çimle kaplı. Ben buraya çimden ülke demeye karar verdim. Veya yeşil ülke. Şimdilerde yeşil bina yeşil otel vs. var ya buralarda öyle. Konutlar bahçeli ve villa ağırlıklı. Yani evlerde masalsı. Tabii böyle dememdeki en önemli faktör her şeyin muntazam ve düzenli olması. Burada hayat yavaş akıyor. Slow city. Trafik yavaş, bir yere yetişme derdi yok, işten gelince dinlenmek için harika ortamlar yaratılmış. Tabii belki downtown lar böyle değildir. Ama aten oraları hızlı yaşamak isteyen gençler tercih ediyormuşJ





Bizim ülkemizdeki üst gelir grubunun hayat standardı burada normal yaşam. Oysa ki biz orta seviye gelir grubundaki vatandaşların bu standardı yakalaması çok zor. Ağaçlardan evler görünmüyor. Her bahçede çocuk oyun alanı var. Ortak havuzlar var ama bunun yanında bahçesine havuz yapanlarda mevcut. Bizde de bu tarz evler yaşamlar var ama sadece müstakil ya da site içinde. Dışarısı bir adım ötedeki sokağın cadden ne durumda kimsenin umrunda değil. Bizde çevremizi evimizin dışını koruma kullanma bilinci oluşmamış. Orada herkes çevresini temiz tutup çimlerini biçiyor çöplerini atıyor. Evinin önünü, caddeni de temiz tutma, bakma bilinci var. O yüzden her yer aynı. Pis, bakımsız, kötü yerler yok. İnsanlar kaliteli yaşıyor ve her türlü spor, eğlence, dinlenme ortamlarını kendilerine sunmuşlar.

Her yerde özellikle ağaçların diplerinde hem bu samanlardan var. O yüzden hiç çamur olmuyor. Boş kalan her yere bunu kullanıyorlar. İlginç değil mi?



Evler ucuz İstanbul’dan çok ucuz. Hele bizim burada öyle sitelerde o büyüklükte, sosyal donatıları olan müstakil evler oranın en az 2-3 katı ücretidir. Ama İstanbul’la Newyork’u kıyaslarsak tabii Newyork daha pahalıdır.

Müstakil villalarda genelde açık mutfaklar var. Ve her odada soyunma odaları. O soyunma odaları kiler gibi. Her çocuğun kendi odasında eşyaları ve dağınıklı orada.

Park- Spor
Benim için Amerika’ya ilgili en güzel anım; harika manzara ve bisiklet yollarında bisiklet kullanmaktı. Bisiklet özgürlük demekmiş gerçekten. Tabii böyle ağaçların göletlerin arasından bisiklet yolunda basıp giderek. O enerjiyi ve o zevki alarak. Bisiklet aparatları da çok güzel. İstersen arkana çocuğunu oturt onunla git. Burada Eymir de de kullanıyorum ama adım başı çukur engel var. Kafamı zor kaldırıyorum. Zaten başka da kullanacak yer yok. Orada bisiklet yolları şehrin bir başından diğer başına kadar devamlılık gösteriyor. Saatlerce sürebiliyorsun. Alış verişe bisikletle gidebiliyorsun. İnsanları spora teşvik etmek için ellerinden ne geliyorsa yapmışlar.


Çocuklara parka gidiyoruz diyordum seviniyorlardı. Sonra parka avarınca geldik deyince burasımı park diye beğenmiyorlardı. Çünkü buradaki parklar orman. Bizim buradaki gibi bir avuç yerde iki oyuncak değil. Çocuklar çok şaşırdı. Ormanın yeşilin içinde bir yere de çocuk oyun alanı koymuşlar tabii.  Parkların içindeki çocuk oyun alanlarının tasarımları dizaynları çok farklı. Özellikle su  parkı her park alanında var ve çocuklar bayıldı…

Şehirde en güzel şeylerden biri çocuklarla ilgili yapılabilecek çok şeyin olması. Çocuklar için birçok kapalı açık oyun alanları, spor alanları yapmışlar. Kanallarda geziler var.
Açıkta toprak olmadığından çamur da yok. Ağaçların altına da saman gibi bir şeyle kaplıyorlar. Bu da çamur olmasını ve toprağın kaymasını önlüyor.

Bir de havuz hijyenine bayıldım. Aqupark lar ve sitelerin havuzları var. Her havuzda saat başı ölçüm yapıyorlar. Eğer havuzda herhangi bir kirlilik durumu görünürse o gün havuzu kapatıyorlar. Mesela bir çocuk çişini yaptı hemen kapanıyor yaniJ

Amerika'da hayat canlı ve renkli. Sokak konserleri, koşu yapanlar, bisiklet sürenler harika. Özellikle küçük bebek arabasını köpeğini alıp yürüyüş yapanlara bayıldım. Ya da hamile olup köpeğiyle yürüyenler...Her yerde bunları görebilmek çok hoş. Bizde malesef ya spor salonlarına tıkılıyoruz ya da özel büyük alanlarda spor yapabiliriz. Sanırım Ankara'da sadece Eymir gölünün çevresinde bisiklet kullanabiliriz. Bir koşuyu sitenizde varsa alan yoksa Ahlatlıbel ya da büyük parklarda (tabii sayısı çok az olan) yapabilirsiniz. Herkesin spor yapması, sağlığını önemsemesi, bunun bir yaşam biçimi haline gelmesi tüm insanları teşvik ediyor bence.

Eğitim
İlk-Orta ve Lise Eğitimi bedava. Ama üniversiteler çok pahalı diyorlar. Çocuklarını okula göndermeyen kendi kendine eğiten annelerde var. Bisikletle okula giden çocuklar muhteşem. Okulun önünde bir sürü küçük bisiklet park etmiş düşünün.



Kütüphane ve kilise aktiviteleri de oldukça fazla. Özellikle kütüphaneler uygulamalı atölyeler gibi. Ve çocuklarıyla vakit geçirmek isteyen velilerin uğrak yeri. Buraya gelip şimdilerde bizde yayılmaya başlayan çocuk oyun grupları aktivitelerini yapıyorlar, kitap okuyorlar, eğleniyorlar. Özetle bizde ne kadar ücretli aktivite varsa orada ücretsizKütüphanede de kiliselerde de yabancılar için İngilizce dil eğitimleri veriliyor. Bizim camimizde ve kütüphanemizde bir Japona Türkçe öğretmek gibi bir şey yani. Hem de ücretsiz.

Yani farklı bir ülke ve kültür. Arkadaşım da Japonya’ya gitti. O da orayı anlatıyor. Çok farklı kültür ve gelenekleri varmış. Mesela her şeye teşekkür ediyorlarmış. Hiç kimse birbirinin yüzüne bakmıyormuş rahatsız etmemek için. Tuvaletleri çok farklıymış. Çok çalışıyorlarmış çalışan takım elbiseli kravatlı insanları yolda banklarda uyurken görmek mümkünmüş. Evleri çok küçükmüş. İnsanlar daha küçükken okullarda çocuklara ahlak, çevre, temzilik, dürüstlük eğitimleri veriyorlar sanıyorum esas olay burada.  10 yaşına kadar yani ilkokul bitene kadar hiçbir sınava girmezlermiş. Dersler, iyi insan olma, vatanına bağlılık vs. sağlam bir kişilik kazanmaları için eğitimler veriliyormuş....
                                 Bizde de daha kaliteli bir yaşam olması dileğiyle...

2 yorum

  1. nasıl güzel içim açıldı
    bizler bu kötü binalı çarpık kentleşmenin içinde yaşamaya mecbur zavallılarız
    öyle çirkin ki yapılar walla sinir oluyorum
    şöyle güzel şehirler sırf rant kavgasından olamamış
    keşke heryer bu senin fotoğrafladıkların gibi olsa bizde de
    sağol tatlım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şehir plancısı olarak bakarsan gerçekten ülkemiz vahim. Çok üzücü. Teşekkürler...

      Sil