Neyi farkettim biliyormusunuz zayıf insanların bir çoğunun zayıf kalmak için çok çaba sarfettiklerini. Öyle kolay değil yani. Yiyip yiyip zayıf kalma diye birşey yok doğrusu. Zayıf olmak iradene sahip olmakla eş bence. Çok nadir metabolizması hızlı çalışan ve yiyip kilo almayan vardır. ...Yani özetle doktorların söylediği gibi yaşam boyu beslenme alışkanlığını değiştirmek. Artık tatlı ve hamurişlerini hayatımdan çıkardım. Ama zayıflayana kadar değil sürekli. Zaten önemli olan zayıf halini koruyabilmek.
Ayrıca duygusal açlıkla ilgili bir sürü yazı okudum ama hepsi boş. Olay herşeyde olduğu gibi beyinde ve kararlılıkta bitiyor. Bağımlılık gibi, sigarayı bırakma gibi. Benim içinde çikolatayı bırakmak çok zor oldu inanın...
Bende kendime saygımdan dolayı buna karar verdim. Yemek benim için bir zevk değil sadece bir ihtiyaç olacaktı. Boğazını tutamayan insanlar, kendine iyi bakmayan ve kendiyle çok barışık olmayan insanlar çok yiyor sanırım. Herşeyi yemekten, duygusal açlığımı bastırıcasına ya da canım her sıkıldığında kendimi yemeğe vermekten çok üzülüyordum. Zaten kilo hamallık, ağırlık demek.
Beni çok etkileyen bu yazıdan bazı bölümleri aşağıya koyuyorum tamamına sitesinden ulaşabilirsiniz. Bence hepsini mutlaka okumalısınız. Çok doğru tespitler var. Ben ayrıca bu maddeleri telefonuma ekran görüntüsü aldım. Ne zaman kaytarma durumları sözkonusu oluyorsa ya da vazgeçer gibi olusam açıp bunları okuyorum. İnanın çok faydalı oluyor.
"Çünkü çoğu kişi zayıf insanların hiçbir çaba göstermeden, ne yerlerse yesinler zayıf kalabildiklerini düşünüp hem kendilerinin bu şanslı türden olmadıklarına üzülüyor hem de zayıf insanların çok şanslı olduklarını düşünüp onlara karşı içten içe bir kızgınlık besliyorlar.
Oysa zayıf insanların yemek yemek, hareket etmek, kiloyu korumak ile ilgili düşünceleri ve davranışları oldukça farklı!
* Zayıf olmak için hiç bitmeyen bir çaba içindedirler.
* Yedikleri ve yaktıkları konusunda, cüzdanlarındaki paralarının girişi ve çıkışından daha hassas bir hesap içindedirler.
* Yakamayacaklarını düşünüyorlarsa yemezler, yerlerse mutlaka yakmanın bir yolunu bulurlar.
* Genellikle akşam 7’den sonra hiçbir güç onlara yemek yediremez.
* Yemeğe masaya konulan ekmekten başlamazlar.
* Yemekten önce salata, çorba içerek karınlarını az kalorili besinlerle doyururlar.
* Şişman olmayı bedenlerine saygısızlık olarak görürler."
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/dr-basak-demiriz/zayif-insanlar-nasil-dusunur-29317800
"Zayıf insanların özelliklerini şöyle sıralıyor:
-Çoğu zayıf insan, yemek seçimlerinde dikkatli davranır; önlerine her geleni yemezler.
-Gerçek açlığı, “şiddetli yeme isteği”nden ayırırlar. Yeme isteği, iştah kabartan bir yemek karşısında ortaya çıkabilir ama aç değillerse genellikle yemezler.
-Aç kalmaya daha fazla toleransları vardır.
-Tabaklarındakini bitirmek gibi bir mecburiyet hissetmezler.
-Mutsuz olduklarında kendilerini yemeğe vermezler.
-Başkalarının, istediklerini yiyor olmasının ve kendini kısıtlamanın “haksızlık” olduğunu düşünmezler.
-Ne yediklerinin, ne kadar yediklerinin farkındadırlar; kendilerini kandırmazlar.
-Kilo verdikten sonra yeme alışkanlıklarını değiştirmezler."
http://www.hurriyet.com.tr/zayif-insanlar-zayif-kalmayi-nasil-beceriyor-25660869
Benim en büyük sorunlarımdan biri tabağımı bitirmek gibi bir zorunluluk hissetmek. Bu da aileden gelen bir alışkanlık sanırım. Okuduğum maddelerin birinde;
"Ailelerindeki diğer kişiler de çoğunlukla zayıftır ve aile içinde doğru beslenme, spor yapma alışkanlıkları yerleşmiştir. Aile kültürü içinde şişmanlık, önlenmesi gereken bir ‘problem’ olarak algılanır." yazıyordu.
Demek ki gerçekten bu durumda öğrenilmesi gereken bir davranışmış. Birde tabii gençlikte zayıf olunuyor ama yaş ilerledikçe doğum yaptıkça kilolar alınıyor dense de hepsi mazeret bence:))
"
* Çoğunlukla sebze ve meyve tüketirler.
* Tabaklarını sıyırmazlar. Etin yanında gelen patates, pilav gibi yüksek karbonhidratlı yiyeceklere dokunmazlar. ‘Tabağımda ne varsa bitirmem gerek’ düşüncesini çok saçma bulurlar.
* Kaliteli besinler tüketmeye özen gösterirler. ‘Az ve öz’ mantığı ile
beslenirler.
* Sık sık ama küçük porsiyonlarla yerler.
* Çok çeşit peşinde koşmazlar. Araştırmalara göre, çok çeşit her zaman daha fazla iştah açar, merak uyandırır. Doysanız bile yemediğiniz ne varsa aklınız onda kalır.
* Acıkmadan yemek yemezler.
* Acıkınca yerler ve öğün atlamazlar. Bu da ihtiyaçlarını önemsedikleri, bedenlerine saygı duydukları anlamına gelir. Kahvaltıyı kesinlikle atlamazlar.
* Sağlıklı olmak hayatın en önemli amacıdır. Sağlıklı olmak için açık havada yürüyüş yapmak, hareket etmek ve doğru beslenmek gerektiğine inanırlar.
* Kendilerini düzenli olarak tartarlar, tartmasalar da kıyafetlerini ölçü olarak kullanıp kilolarını sürekli olarak monitor ederler. İpin ucunun kaçmasına izin vermezler. Ufak bir artışta hemen önlem alırlar.
* Her biri birer gurme gibidir. İyi olmayan şeyleri ağızlarına sokmazlar. Laf olsun diye yemezler. Her lokmadan keyif almayı tercih ederler.
* Karşı koyamayacakları veya olumsuz duygular yaşadıklarında daha fazla yiyeceklerini bildikleri gıdaları eve sokmazlar.
* Diyet yapmak ve çabuk çözümler aramak yerine, sağlıklı yemek yemeyi ve egzersizi hayatlarının bir parçası haline getiriler.
* Olumsuz duygularla baş etmek ve iyi hissetmek için yemek yemezler. İyi hissetmek için egzersiz yapmayı, sosyalleşmeyi, yardım istemeyi, kitap okumayı, müzik dinlemeyi tercih ederler.
* Dışarıda yediklerinde mümkünse yarım porsiyon sipariş verirler
* Tatlı canları istediğinde, yağ ve kalori miktarını düşünerek sütlü tatlıları tercih ederler.
* Zayıf olmayı sadece görüntüleri için değil sağlıkları için istedikleri ve olması gerek “insan formu” olarak düşündükleri için, zayıf kalma disiplini açısından kendilerini zorlanmış hissetmezler, aksine gurur duyarlar."
Şimdilik bir buçuk ayda 7 kilo verdim. Diyetisyenle değil kendim. Tabii sporla destekledim. En önemlisi bu. Ama daha çok kilo var ve tabiyki en önemlisi bu kiloyu korumak.
Sanırım hayatta bir disiplin gerektiriyor. Herşeyin aşırısı zarar. Umarım tüm kilo problemi olanlara beni etkileyen bu yazının bir faydası dokunur.
Konuyla ilgili çok hoş karikatürler buldum onları paylaşmak istedim:))
"Çünkü çoğu kişi zayıf insanların hiçbir çaba göstermeden, ne yerlerse yesinler zayıf kalabildiklerini düşünüp hem kendilerinin bu şanslı türden olmadıklarına üzülüyor hem de zayıf insanların çok şanslı olduklarını düşünüp onlara karşı içten içe bir kızgınlık besliyorlar.
Oysa zayıf insanların yemek yemek, hareket etmek, kiloyu korumak ile ilgili düşünceleri ve davranışları oldukça farklı!
* Zayıf olmak için hiç bitmeyen bir çaba içindedirler.
* Yedikleri ve yaktıkları konusunda, cüzdanlarındaki paralarının girişi ve çıkışından daha hassas bir hesap içindedirler.
* Yakamayacaklarını düşünüyorlarsa yemezler, yerlerse mutlaka yakmanın bir yolunu bulurlar.
* Genellikle akşam 7’den sonra hiçbir güç onlara yemek yediremez.
* Yemeğe masaya konulan ekmekten başlamazlar.
* Yemekten önce salata, çorba içerek karınlarını az kalorili besinlerle doyururlar.
* Şişman olmayı bedenlerine saygısızlık olarak görürler."
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/dr-basak-demiriz/zayif-insanlar-nasil-dusunur-29317800
"Zayıf insanların özelliklerini şöyle sıralıyor:
-Çoğu zayıf insan, yemek seçimlerinde dikkatli davranır; önlerine her geleni yemezler.
-Gerçek açlığı, “şiddetli yeme isteği”nden ayırırlar. Yeme isteği, iştah kabartan bir yemek karşısında ortaya çıkabilir ama aç değillerse genellikle yemezler.
-Aç kalmaya daha fazla toleransları vardır.
-Tabaklarındakini bitirmek gibi bir mecburiyet hissetmezler.
-Mutsuz olduklarında kendilerini yemeğe vermezler.
-Başkalarının, istediklerini yiyor olmasının ve kendini kısıtlamanın “haksızlık” olduğunu düşünmezler.
-Ne yediklerinin, ne kadar yediklerinin farkındadırlar; kendilerini kandırmazlar.
-Kilo verdikten sonra yeme alışkanlıklarını değiştirmezler."
http://www.hurriyet.com.tr/zayif-insanlar-zayif-kalmayi-nasil-beceriyor-25660869
Benim en büyük sorunlarımdan biri tabağımı bitirmek gibi bir zorunluluk hissetmek. Bu da aileden gelen bir alışkanlık sanırım. Okuduğum maddelerin birinde;
"Ailelerindeki diğer kişiler de çoğunlukla zayıftır ve aile içinde doğru beslenme, spor yapma alışkanlıkları yerleşmiştir. Aile kültürü içinde şişmanlık, önlenmesi gereken bir ‘problem’ olarak algılanır." yazıyordu.
Demek ki gerçekten bu durumda öğrenilmesi gereken bir davranışmış. Birde tabii gençlikte zayıf olunuyor ama yaş ilerledikçe doğum yaptıkça kilolar alınıyor dense de hepsi mazeret bence:))
"
* Çoğunlukla sebze ve meyve tüketirler.
* Tabaklarını sıyırmazlar. Etin yanında gelen patates, pilav gibi yüksek karbonhidratlı yiyeceklere dokunmazlar. ‘Tabağımda ne varsa bitirmem gerek’ düşüncesini çok saçma bulurlar.
* Kaliteli besinler tüketmeye özen gösterirler. ‘Az ve öz’ mantığı ile
beslenirler.
* Sık sık ama küçük porsiyonlarla yerler.
* Çok çeşit peşinde koşmazlar. Araştırmalara göre, çok çeşit her zaman daha fazla iştah açar, merak uyandırır. Doysanız bile yemediğiniz ne varsa aklınız onda kalır.
* Acıkmadan yemek yemezler.
* Acıkınca yerler ve öğün atlamazlar. Bu da ihtiyaçlarını önemsedikleri, bedenlerine saygı duydukları anlamına gelir. Kahvaltıyı kesinlikle atlamazlar.
* Sağlıklı olmak hayatın en önemli amacıdır. Sağlıklı olmak için açık havada yürüyüş yapmak, hareket etmek ve doğru beslenmek gerektiğine inanırlar.
* Kendilerini düzenli olarak tartarlar, tartmasalar da kıyafetlerini ölçü olarak kullanıp kilolarını sürekli olarak monitor ederler. İpin ucunun kaçmasına izin vermezler. Ufak bir artışta hemen önlem alırlar.
* Her biri birer gurme gibidir. İyi olmayan şeyleri ağızlarına sokmazlar. Laf olsun diye yemezler. Her lokmadan keyif almayı tercih ederler.
* Karşı koyamayacakları veya olumsuz duygular yaşadıklarında daha fazla yiyeceklerini bildikleri gıdaları eve sokmazlar.
* Diyet yapmak ve çabuk çözümler aramak yerine, sağlıklı yemek yemeyi ve egzersizi hayatlarının bir parçası haline getiriler.
* Olumsuz duygularla baş etmek ve iyi hissetmek için yemek yemezler. İyi hissetmek için egzersiz yapmayı, sosyalleşmeyi, yardım istemeyi, kitap okumayı, müzik dinlemeyi tercih ederler.
* Dışarıda yediklerinde mümkünse yarım porsiyon sipariş verirler
* Tatlı canları istediğinde, yağ ve kalori miktarını düşünerek sütlü tatlıları tercih ederler.
* Zayıf olmayı sadece görüntüleri için değil sağlıkları için istedikleri ve olması gerek “insan formu” olarak düşündükleri için, zayıf kalma disiplini açısından kendilerini zorlanmış hissetmezler, aksine gurur duyarlar."
Şimdilik bir buçuk ayda 7 kilo verdim. Diyetisyenle değil kendim. Tabii sporla destekledim. En önemlisi bu. Ama daha çok kilo var ve tabiyki en önemlisi bu kiloyu korumak.
Sanırım hayatta bir disiplin gerektiriyor. Herşeyin aşırısı zarar. Umarım tüm kilo problemi olanlara beni etkileyen bu yazının bir faydası dokunur.
Konuyla ilgili çok hoş karikatürler buldum onları paylaşmak istedim:))
Mutlu günler dileğiyle...
Ne güzel olmuş, 7 kilo hiç az bir kilo değil...
YanıtlaSilTebrik ediyorum sizi...
Darısı benim başıma inşallah. Hayatım boyunca o kadar çok diyet yaptım ve bıraktımki artık başlayamıyorum bile:(
Ama ddiğin gibi yaşam tarzını değiştirmek lazım...
Tebrikler Elifcim, bariz belliydi yalnız kilo verdiğin, o halde zayıflamaya devam ;)
YanıtlaSil