Datça-Marmaris-Akyaka turu

Datça Marmaris ve Akyaka turuna gittim. Çok keyifli ve güzeldi. Bu kadar bakir ve yeşillik olan yerleri görmeyeli epey olmuş. 

Datçada deniz kenarında kumun üstünde masalar. Böyle süsleri, incik boncuk vs. seven biri olduğum içim süslü olan herşeye bayılıyorum. Burası da öyleydi. Her yerde rengarenk birşeyler asılı, harika dekorasyonlar. Akşam üstleri güneşin batışını izlerken gecenin geç saatlerine burada akmak. Yakamozda balık keyfi yapmak. Yazın akşamlarının keyfine varmak....

 
       

 Kalbimi Datçada bıraktım derken.....
   
    

Akyakayı görünce ayrı bir hayran oldum.Azmak nehrinde gezerken cennette herhalde böyledir dedim. 

    

Gerçekten yeşil ve mavinin buluştuğu yerler. İlk kez yollar haricinde her yerin yeşil olduğuna rastladım. Gidiş dönüş yolu bile çok keyifli. Dağlar tepeler her yer yeşil. Amerikadaki gibi. Ülkemizde Karadenizi saymıyorum tabii. 

Modern, doğal ve küçük yerleşimler. Kimlikleri var. Mesela Akyaka evleri. Tek tip mimari zorunluluk şartları varmış ve evler aynı model. Yörenin geçmişini yansıtan, özel detaylarla yapılmış 2 katlı evler. Mimari estetik ne kadar önemli. O yerleşimin kimliğini bu detaylar belirliyor.  




Ardından Eski Datçaya gittik. Tabii Datça deyince akla Can Yücel geliyor. Onun mezarını ve evini ziyaret ettik. Taş ve ahşap karışımı evlerin begonvillerle süslendiği sokaklar da gezmek çok güzeldi. Eski Datça gezmek ve alışveriş için. Cafe, restoran ve konaklama yerleri var. Hediyelik yöresel ürünler satan dükkanlar. Hepsi modern ve şık. 

      

   

Gittiğimiz mezarlık beni şaşırttı doğrusu. Çok farklı tasarımlarda mezarlık vardı. Model model. Sanki mezarlıkta değil de mermer tasarımları olan bir yeri geziyor gibi hissettim. İlk olan Can Yücelin mezarı. 
    

Datçanın ardından Marmaris Kızkumuna gittik. Aşk hikayesi var tabii her ünlü olan yerde olduğu gibi. Denizin ortasında sığ bir suda yürüyorsunuz. İki deniz karışmıyor. Bu alanda hafif kırmızı renginde. Ardından Aşıklar yolunda fotoğraf molası verdik. Aşıklar yolu epey meşhur. Okaliptus ağaçlarıyla ünlü bir yol. Sulak alanları kurutmak için yıllar önce ekilmiş ve şimdilerde çok büyümüş ağaçlık bir yol. Özallar burada sık sık yürüyüş yaparmış. Okaliptus yağını hala kullanırım. Keskin nefes açıcı bir kokusu vardır. Özellikle çocuklar hastayken kaynar su içine damlatır odalarına koyardım. Bu kadar büyük ve güzel ağaçlar olduğunu bilmiyordum. 

   
    

Akyakaya geçtik ve sezon sonu olmasına rağmen epey kalabalıktı. Azmak çayının adınında hikayesi var tabii. Çay zaten akvaryum gibi. Suyun altı harika. Tekne geziside öyle. Yeşilliğin sazlıkların arasında gezmek huzur veriyor. Ayrıca deniz tarafında da paraşüt sörfü yapılıyordu. 

    
Bu bölge gerçekten muhteşem. İnsanın yaşamak isteyeceği ve yaşlanmayacağı yerler...

Hiç yorum yok