Doğa…bize sunulan bir armağan. görüp, hissedip, yaşamasını bilenlere tabii.
gerçekten neden ağaçların, böceklerin içinde doğup büyümedik biz. Beton binaların içinde tıkılıp kaldık diye düşünüyorum. Ondan mıdır bu içimizin karalığı, bunaltıları, mutsuzluğumuz…gerçekten birgün doğaya toprağa döneceksek neden bu kadar uzak yaşıyoruz. Çınarın toprakla iç içe yaşamasını istiyorum. Sevmesini, korkmamasını. Benim böcek fobim var mesela. Olmasın çınarın istemem. Sevsin her şeyi. doğayı, bitkiyi, hayvanları, toprağı...
gerçekten neden ağaçların, böceklerin içinde doğup büyümedik biz. Beton binaların içinde tıkılıp kaldık diye düşünüyorum. Ondan mıdır bu içimizin karalığı, bunaltıları, mutsuzluğumuz…gerçekten birgün doğaya toprağa döneceksek neden bu kadar uzak yaşıyoruz. Çınarın toprakla iç içe yaşamasını istiyorum. Sevmesini, korkmamasını. Benim böcek fobim var mesela. Olmasın çınarın istemem. Sevsin her şeyi. doğayı, bitkiyi, hayvanları, toprağı...
Aklıma ilk gelenler bunlar. Hepsinin bir açıklaması var tabii.
Kolaydan başlayayım. Hayat kolay. Mesafeler yakın, gezmek, alış-veriş yapmak yorucu ve zor değil. Sıcak derken hem havası hem de insanı bağlamında düşündüm. Hava çok hoştu ılıman, üşütmüyor da terletmiyorda. Kıvamında. İnsanlar gülüyor, rahatlar, mutlular. Çünkü rahat hayat büyük şehirdeki gibi stres yaratmıyor ve mutluluğu getiriyor…
bahçede çilek topladık. Limon portakal topladık. Dalından yedik. Yeni yumurtlamış tavuğun yumurtasını aldık. O kadar yabancıyız ki bunlara. Çilek nasıl yetişir, ağaçtamı yerdemi çoğumuz bilmeyiz. Tıkılmışız avm'lerin içine. Koca şehirde başka alternatifimiz yok malesef...Bakın ne kadar güzel. Çiçekler, yeşillik, deniz, taşlar, gemiler, koku, hava….
Hiç yorum yok