SANKİ HİÇ BİTMEYECEK MUTLULUK…..
Gerçekten doyumsuz bir tüketim toplumuyuz. Şartlar, doğa, teknoloji bunu gerektiriyor sanırım. Çok beğendiğiniz almak istediğiniz bir şeyi aldıktan sonra değerini nasılda kaybediyor. Sahip olmak hevesimizi kırıyor. Bu bir kıyafet, mobilya, aksesuar her şey olabilir. Düşünün şu anda sahip olduğunuz hangi eşyanız sizi heyecanlandırıp mutlu ediyor? Her şeyi tüketiyoruz hiçbirşey de o ilk heyecanı mutluluğu yakalayamıyoruz. Yenisi, yenisi ve hepsinde aynı hüsran… Hep bir arayış içindeyiz. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, koşturuyoruz. Bir kurstan öbürüne gidiyoruz. Bütün hayatımız bu sihirli kelime üzerine dönüyor. Sihirli kelime SAHİP OLMAK….
Hatta eşimizle bile o ilk günlerdeki gibi heyecan, aşk var mı? Artık birbirimizi tanıyoruz, zamanla alışkanlıkta oluyor. Sevgi ve saygımız olmasa etrafımızda çokça görüyoruz bitiyor evlilikler.
Hamile kalıncaya kadar da bir heyecan oluyor. Hele bebeğinizi beklerken neye benzeyecek, nasıl olacak diye düşündükçe heyecanlanıyoruz. Ve sonra dünyaya geliyor.
İşte ilk kez SAHİP OLMAK heyecanızı yok etmiyor. Bebeğiniz mucize gibi her anlamda. Sanki çocuklarımızla yaşadığımız heyecan hiç bitmeyecek gibi. Çünkü her gün değişiyorlar gelişiyorlar. Farklılar bu da bize mutluluk ve heyecan veriyor. Keşfedilmemiş hazine gibiler. Her gün kendileri de bizde yeni marifetlerini keşfediyoruz. Değişik ve farklılar. Belki ilk çocukta böyle oluyordur ilk kez görüp yaşadığımız için çok farklı güzel geliyor bize. Belki ikinci ve daha sonraki çocuklarda yapacaklarını bildiğimiz beklediğimiz için ilki gibi heyecan vermiyor olabilir, bilemiyorum…… Tabii sanırım bu da belli bir yaşa kadardır. Büyüdüklerinde kendi hayatlarını yaşamaya başladıklarında boşluklarını hissedeceğiz.
Öpmeye doyamadığınız tekrar içinize almak istediğiniz başka bir şey olabilir mi? Minik minik elleri, ayakları, ağzı burnu. Neden her şeyin miniği, ufağı çok sevimli olurki)))))
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok