bu bir serzeniş...
çocuklar herşeyin en iyi ve güzeline layıklar..
arada 5 metrelik yollar bu üç dünyayı birbirinden ayrıştırıyor. 2 yıl oldu evime taşınalı.
yüreğimi sızlatan bir durum var. arkamdaki gecekondulardaki yaşam ve özellikle çocuklar. biliyorum ki benim yüreğimi sızlatması, elimden geleni yapmaya çalışmam sonucu değiştiremiyor, çözüm olamıyor. önemli olan bu uçurumları yaratan, çocuklarımızı farklılaştıran bir çevre de yaşıyor olmamız. burası Ankara'nın göbeği. öyle uzaklara gitmeye gerek yok.
hani toplumsal sınıflar vardır ya sosyolojide. düşük, orta ve yüksek gelir grupları. işte bu üç grubun birarada yaşadığı bir ortam. gecekonducular, memurlar ve zenginler de diyebiliriz. zenginler her ne kadar kendilerini duvarlarla izole etmeye çalışsa da edemiyorlar. çünkü nasıl olsa ortak kullanım alanlarında marketde, eczanede, sağlık ocağında vb. karşılaşıyorlar. şimdi bütün şehirlerimizde kentsel dönüşme alanları hep bu şekilde. gecekonduların yanında yüksek katlı siteler, toplu konutlar…
her neyse bizim evin bölgesi ne kadar merkezde gibi görünse de mahrumiyet bölgesi denebilir. dağ gibi. kışın kar en çok ve en önce burada yağar. yollar kapanır. yazları güzeldir, gecekonduların yeşilliği ve hayvan sesleri ile bir köyü andırır. araç sesi yoktur. biraz huzurlu da diyebiliriz. bu huzuru bence gecekonduların bahçeli ve yeşil evleri, doğaya yakınlığı sağlıyor. bir de evleri daha yaşanabilir olsa....
ama her şey bu kadar hoş değil tabii…aralarda birbirleriyle kavgaları, ya da geceleri sonuna kadar açılmış tüm mahallenin dinlediği acılı, arabesk şarkıları da var. bu kadar farklılaşan dünyalarda anlaşamamazlıklar da olacak elbet.
Bahsettiğim bölgede, büyük bir alanda kamusal bir hizmet henüz yok. çevre düzeni sıfır. bir oyun parkı bile yok. sanırım çoğu ücra köylerde bile çocuklar için park alanı var artık. Sitelerin kendi içlerinde var tabii.
Ama bu ayrışımı çocuklar arasında görmek beni çok üzüyor. Onlar daha masum ve melekler. Onların da oyuna ihtiyacı var. Yazları yollarda oynuyorlar. Kışın yürüyerek okula gidiyorlar, kıyafetleri eski ve ince.
Hepimizin yaşadığı ve gayet iyi bildiği bu manzarayı neden tekrar hatırlattığımı inanın bilmiyorum. Belki de çok soğuk, kara kış olduğu için. Yatarken onlar aklıma geldiği için. Tek istediğim o çocuklara dokunmak, unutmamak. Onlar bir şekilde çocuklarımın arkadaşları olacak. İleride aynı okulda, işyerinde olacaklar belki. Hiçbirşey çok uzaklarda değil. Çocukların hepsi sıcak bir evi, yemeği, iyi giyinmeyi, sağlıklı olmayı, uzak okullarına servisle götürülmeyi hak ediyor.
her daim eşitsizliğimiz, ayrılığımız gözüme çarpıyor. önlerinden geçerken keşke bir yönetici olsam da buralara bir şeyler yapabilsem diye geçmiyor değil. Sanırım bir gün bizde daha eşit, adil, güvenli bir ortamda yaşayacağız ama bizler görür müyüz bilemiyorum da tek umudum gelecek nesillerin, çocuklarımızın ve torunlarımızın görmesi. Daha rahat ve huzurlu yaşamaları….
Hiç yorum yok